Kameriye Hangi Dil? — Kalpten Gelen Bir Hikâyenin Dili
Bazen bir dil, yalnızca harflerden ve kelimelerden ibaret değildir. Bazı diller, kalpten kalbe geçen sessiz bakışlarda, yarım kalmış cümlelerde, birinin gözlerindeki anlamda saklıdır. Bugün sizlerle tam da böyle bir hikâyeyi paylaşmak istiyorum — “Kameriye”nin dilini anlatan, içinde hem aklın hem kalbin yer aldığı bir hikâyeyi…
Bir Yaz Akşamı ve Kameriye’nin Sessizliği
O akşam, rüzgârın taşıdığı yasemin kokusu bahçeyi sarmıştı. Kameriye’nin altında iki insan oturuyordu: biri düşünceli, hesap yapan, planlarını sessizce kafasında kuran bir adam — diğeri ise kalbiyle konuşan, duygularını bastıramayan bir kadın.
Adamın adı Mert’ti. Hayat onun için çözümlerden ibaretti; sorun gördüğü her şeye bir stratejiyle yaklaşır, duygular yerine mantığın rehberliğinde ilerlerdi. Yanında oturan Elif ise, bir kelimenin ardındaki hissi hemen sezebilen, bir suskunluktan bile anlam çıkaran bir kadındı.
Mert, elindeki kahveyi karıştırırken gözlerini yere dikti.
“Elif,” dedi, “biz aynı dili konuşmuyor gibiyiz.”
Elif gülümsedi, ama o gülümsemede bir sızı vardı.
“Belki de aynı dili konuşuyoruz, ama farklı yerlerden duyuyoruz,” dedi.
Kameriye’nin Dili
İşte o an, sessizlik konuşmaya başladı.
Kameriye’nin üzerindeki yapraklar hafifçe titredi, gece kuşları uzaklardan seslendi. Sanki doğa bile onların kelimelerine ortak oluyordu.
Elif için dil, kalbin yankısıydı. Bir kelimeyi değil, o kelimenin nasıl söylendiğini dinlerdi. Mert içinse dil, anlaşmanın yolu, problemi çözmenin aracıdır. O yüzden bazen Elif’in sessizliği onu deliye çevirirdi — çünkü o sessizlikte çözülmemiş bir denklem, yarım kalmış bir cümle arardı.
Ama Elif, o sessizlikte bir duygunun olgunlaşmasını beklerdi. Çünkü ona göre her şeyin bir zamanı, her kelimenin bir kalp ritmi vardı.
Kameriye’nin altında, iki farklı dünyanın insanı, aynı dili arıyorlardı. Birinin dili “mantık”, diğerinin dili “hissediş”ti.
Bir Cümleyle Değil, Bir Bakışla Anlaşmak
Mert bir an başını kaldırdı, Elif’in gözlerine baktı. O anda bir şey oldu. Sözcüklerin yerini bakışlar aldı. O bakışta yıllardır çözülemeyen şeylerin cevabı saklıydı.
Mert, o an fark etti: Belki de Elif’in dili çözülecek bir bilmece değil, hissedilecek bir melodi gibiydi.
Ve Elif de o anda anladı: Mert’in dili soğuk bir mantık değil, korunmaya çalışan bir kalpti.
Kameriye Hangi Dil?
Kameriye, aslında iki dilin birleştiği yerdir. Erkeklerin stratejik, çözüm odaklı düşünceleriyle kadınların empatik, sezgisel duygularının buluştuğu bir köprü…
Orada kelimeler değil, niyetler konuşur.
Orada anlaşılmak, açıklamaktan daha değerlidir.
Belki de “Kameriye hangi dil?” sorusunun cevabı, “kalbin dili”dir.
Çünkü orada mantıkla duygunun, çözümle sezginin el ele verdiği bir denge vardır.
Okuyuculara Bir Mesaj
Hepimiz bir Kameriye’nin altında buluşmuşuzdur hayatımızda.
Birinin dilini anlamaya çalışırken kendi kelimelerimizi yitirdiğimiz, ama sonunda sessizliğin bile bir anlam taşıdığını fark ettiğimiz anlar olmuştur.
Kameriye’nin dili ne Türkçedir, ne İngilizce… O, insanın iç sesinin yankısıdır.
Bir gülümsemede, bir sarılışta, bir “boş ver” de saklıdır.
Belki de en derin anlaşmalar, hiç konuşmadan olur.
Ve belki de, en güzel cümle, sadece bir bakıştır.
Sonuç: Dil, Kalbin Yankısıdır
Kameriye hangi dil?
O, iki insanın birbirini kelimesiz anladığı, kalpten konuştuğu bir dildir.
Mantığın duyguyla buluştuğu, erkekle kadının birbirini tamamladığı bir denge noktasıdır.
Eğer siz de kendi Kameriye’nizin altında oturuyorsanız, kelimeleri bırakın…
Biraz sessizliği dinleyin.
Belki orada, asıl dili bulursunuz.