SHGM Ne İşe Yarar? Devletin Gökyüzündeki İktidarı ve Sembolik Otoritesi
Bir siyaset bilimci olarak, devletin görünmeyen alanlarda nasıl varlık gösterdiğini, iktidarın yalnızca karada değil, havada da nasıl kurulduğunu merak ederim. SHGM (Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü) denildiğinde çoğu kişi teknik bir kurumdan bahsedildiğini düşünür. Oysa bu kurum, gökyüzüyle yeryüzü arasındaki iktidar ilişkisinin, kurumsal düzenin ve devletin denetim ideolojisinin en görünür temsilcilerinden biridir. Çünkü siyaset yalnızca yasama organlarında değil, hava sahasının derinliklerinde de işler.
Devletin Gökyüzündeki Eli: SHGM’nin Kurumsal Rolü
SHGM, Türkiye’de sivil havacılığın düzenlenmesi, denetlenmesi ve güvenli şekilde yürütülmesini sağlayan bir kamu otoritesidir. Ancak bu işlev, yalnızca teknik bir görev tanımı değildir; aynı zamanda devletin kendi egemenlik alanını gökyüzünde kurma biçimidir. Havacılık, tıpkı sınırlar gibi egemenliğin mekânsal ifadesidir. Devletin kara sınırları olduğu kadar hava sınırları da vardır — ve bu sınırların korunmasından SHGM sorumludur.
Bu bağlamda “hava sahası”, yalnızca bir ulaşım koridoru değil, iktidarın coğrafi bir yansımasıdır. SHGM’nin görevi, bu alanı hem teknik hem de ideolojik olarak düzenlemektir. Yani gökyüzünde dahi devletin kural koyucu gücü devam eder. Peki bu güç, vatandaşın güvenliği için mi, yoksa düzenin sürekliliği için mi inşa edilmiştir?
İktidar ve Denetim: Havacılığın Siyasi Anatomisi
Michel Foucault’nun iktidar anlayışını hatırlayalım: İktidar yalnızca yasa koymakla değil, düzenlemek, denetlemek ve bilgi üretmekle de ilgilidir. SHGM’nin işlevi de tam olarak budur. Her uçuş izni, her lisans, her denetim; görünürde güvenlik için yapılsa da, aslında devletin “meşru kontrol alanını” yeniden üretir.
Bu durum, modern devletin teknolojik iktidar biçimidir. Artık gözetim kameraları yalnızca sokaklarda değil, radar ekranlarında da vardır. Her helikopter, her yolcu uçağı, her insansız hava aracı bu sistemin bir parçasıdır. SHGM, böylece yalnızca bir düzenleyici kurum değil, dijital çağın gökyüzündeki “panoptikonu” hâline gelir.
Erkek ve Kadın Perspektiflerinden Kurumsal İktidar
Siyaset bilimi açısından bakıldığında, devlet kurumları genellikle “erkek aklı” tarafından inşa edilmiş yapılardır: hiyerarşik, stratejik ve kontrol odaklı. SHGM’nin işleyişi de bu geleneğin izlerini taşır. Uçuş izinleri, otorite zincirleri, emir-komuta yapıları — hepsi stratejik bir düzenin ürünüdür.
Ancak kadın bakışı bu tabloya başka bir yorum getirir: güvenlik kadar katılım, şeffaflık ve demokratik denetim de önemlidir. Kadın merkezli bir siyaset anlayışı, gökyüzündeki düzeni yalnızca kontrol değil, işbirliği alanı olarak görür. Bu bakış açısı, SHGM’nin teknokratik yapısına karşı bir denge önerir: Gücün paylaşımı, bilginin açıklığı ve vatandaşın havacılık politikalarına katılımı.
Peki, gökyüzü yalnızca devletin mi, yoksa toplumun ortak alanı mı olmalıdır?
İdeoloji ve Meşruiyet: Kurumun Sessiz Siyaseti
Her kurumun arkasında bir ideoloji yatar. SHGM’nin ideolojisi, görünürde “güvenlik”tir. Ancak güvenlik söylemi, çoğu zaman düzenin korunmasının meşrulaştırıcı aracıdır. Uçuş güvenliği kavramı, teknik bir konu olmanın ötesinde, siyasal bir öncelik sırasını da ima eder. Kimin uçağı kalkabilir, hangi hava aracı yasaklanabilir, hangi şirket lisans alabilir? Bu soruların cevapları teknik olduğu kadar siyasal tercihlerdir.
Bu noktada, vatandaşlık kavramı devreye girer. Vatandaş, gökyüzüne yalnızca yolcu olarak mı dâhil olur, yoksa bu alanın kurallarına müdahil olma hakkına da sahip midir? Demokratik bir toplumda hava sahası, yalnızca devlete ait değil, kamunun da ortak mülkiyeti olmalıdır. Ancak bürokratik yapılar, bu katılımı çoğu zaman sınırlar. SHGM’nin varlığı, devletin modernleşme sürecinde “rasyonel bürokrasi”nin nasıl aynı zamanda bir iktidar mekanizması haline geldiğini gösterir.
Küresel Güç Dengeleri ve Türkiye’nin Konumu
Küreselleşme çağında hava trafiği, ulusal egemenliğin ötesinde uluslararası düzenlemelere tabidir. SHGM, yalnızca Türkiye’nin içindeki hava trafiğini değil, aynı zamanda uluslararası havacılık örgütleriyle ilişkilerini de yönetir. Bu da kurumu bir diplomasi aktörü haline getirir.
Bu noktada güç, yalnızca iç denetimden değil, küresel standartlara uyumdan da geçer. Yani SHGM, hem içeride devletin kontrol aracıdır, hem de dışarıda uluslararası sistemin bir uzantısı. Bu ikili konum, modern devletlerin nasıl hem egemen hem de bağımlı olabildiğini gözler önüne serer.
Provokatif Bir Soru: Gökyüzü Kimin Egemenliği Altında?
Devlet, gökyüzünü düzenlerken aslında kimin adına hareket eder? Vatandaşın güvenliği için mi, yoksa kendi varlığını sürdürmek için mi? SHGM, bu sorunun merkezinde yer alır. Bir yandan güvenliğin teminatıdır; diğer yandan bürokratik bir kontrol mekanizması. Bu ikilik, modern siyasal düzenin en derin paradokslarından biridir.
Sonuç: Devletin Sessiz Kanatları
“SHGM ne işe yarar?” sorusu, teknik bir tanımın ötesine geçer. Bu kurum, devletin gökyüzündeki varoluş biçimidir — güvenliğin, denetimin ve meşruiyetin somut hâlidir. Ancak her iktidar gibi, onun da sorgulanması gerekir.
Belki de asıl soru şudur: Gökyüzünde düzen kurmak, gerçekten toplumu mu korur, yoksa gökyüzünü kimlerin uçabileceğini belirleyen yeni bir iktidar biçimi midir? SHGM’nin varlığı, bu soruyu her kalkışta, her inişte ve her sessiz onayda yeniden sordurur.